Tevhid Yolumuz

Şüphesiz iman edenler; yani yahudilerden, hıristiyanlardan ve sâbiîlerden Allah'a ve ahiret gününe hakkıyla inanıp sâlih amel işleyenler için Rableri katında mükâfatlar vardır. Onlar için herhangi bir korku yoktur. Onlar üzüntü çekmeyeceklerdir.(BAKARA 62.)

Tevhid Yolumuz

LA İLAHE İLLALLAH'IN ŞARTLARI

LA İLAHE İLLALLAH'IN ŞARTLARI

"La ilahe illallah"m söyleyen kimseye fayda verebilmesi için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir.
İmam Vehb b. Münebbih'e soruldu:"Rasulullah (s.a.s): "La ilahe illallah cennetin anahtarıdır." buyurmamış mıdır?
İmam şöyle cevap verdi:"Evet. Fakat dişsiz anahtar olmaz. Dişsiz anahtar getirirsen kapıyı açamazsın. Kapıyı ancak dişli anahtar getirdiğin takdirde açarsın."
Anahtarın dişleri ise aşağıda zikredeceğimiz "La ilahe illallah"m şartlandır.
1) Manasını bilmek:"Bil ki Allah'tan başka ibadete layık hiçbir ilah yoktur." (Muhammed: 19)
"Ancak Kelime-i Şahadetin manasını bilerek Kelime-i Şehadet getirenler bundan müstesnadır."
(Zuhruf: 86)
"Allah, kendisinden başka ibadete layık ilah olmadığına, adaleti ayakta tutarak şahitlik etti. Melekler ve ilim sahipleri de buna şehadet ettiler. Ondan başka ibadete layık ilah yoktur. O, Aziz'dir,Hakim'dir." (Al-i İmran: 18)
Rasulullah(s.a.s) şöyle buyurdu:"Kim; La ilahe illallah'ın manasını bilerek ölürse cennete girer." (Müslim)
2) Şüphesiz ve seksiz manasını kabul etmek: "Allah'a ve resulüne iman eden sonra imanında asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla canlarıyla cihad eden kimseler ancak hakkıyla iman edenlerdir. Samimi olanlar da işte bunlardır."(Hucurat: 15)
Rasulullah(s.a.s) şöyle buyurdu:"La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah'a şehadet ederim. Şüphe etmeyerek Allah'a bu iki şehadetle kavuşan kul asla cennetten men olunmaz"(Müslim)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:"Ey Eba Hureyre! Bu bostanın arkasında kalbi yakinen seksiz inanarak La ilahe illallah'a şehadet eden her kime rastlarsan onu cennet ile müjdele!"(Müslim)
3) Bu kelimenin gerektirdiği manayı kalbiyle ve diliyle kabul etmek: "Onlara "La ilahe illallah" denildiği zaman kibirlenirlerdi. Deli olan bir şair için ilahlarımızı mı terk edeceğiz derlerdi." (Saffat: 35-36)
4) Hareketlerini, davranışlarını ve yaşantısını La ilahe illallah'ın manasına uygun düşecek şekilde düzenlemek.
"Azab size gelmeden önce Rabbinize yönelin ve O 'na teslim olun. Sonra yardım da görmezsiniz."(Zümer: 54)
"İyilik yaparak kendisini Allah'a teslim eden ve İbrahim'in hanif dinine tabi olandan din bakımından daha iyi kim olabilir? Allah İbrahim'i bir dost edinmişti." (Nisa: 125)
"İyilik yaparak yüzünü Allah'a çeviren kimse muhakkak sapasağlam bir kulpa sarılmıştır. Bütün işlerin sonu Allah'a döner." (Lokman: 22)
Not: Ayet-i kerime de geçen sapasağlam kulp'tan kasıt La ilahe illallah'tır.
Allah (c.c.) şöyle buyuruyor:
"Hayır! Rabbine andolsun ki aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem tayin etmedikçe iman etmiş olmazlar. Sonra haklarında verdiğin hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymadan kendilerini tamamen teslim etmedikçe iman etmiş olmazlar."(Nisa: 65)
İbn i Kesir bu ayetin tefsirinde şöyle diyor:
"Allah (c.c) kendi şerefli mukaddes zatına yeminle ifade buyuruyor ki bütün işlerde Allah ve Rasulunü hakem tayin etmedikçe hiç kimse gerçekten iman etmiş olmaz. Onun verdiği hüküm gizli ve açık her zaman bağlanılması farz olan hak ve gerçektir. Bunun içindir ki Allah (c.c):
"Sonra aralarında verdiğin hükümden dolayı içlerinde bir sıkıntı duymadan kendilerini tamamen teslim etmedikçe iman etmiş olmazlar." buyurmuştur.
Yani seni hakem tayin ettiklerinde gönüllü olarak sana itaat ederler. İçlerinde senin verdiğin hükme karşı herhangi bir sıkıntı duymazlar. İç ve dışlarıyla bu hükme uyarlar.Bir karşı koyma, bir müdafaa ve münakaşa olmaksızın bütünüyle bu hükme teslim olurlar. Nitekim bir hadisi şerifte şöyle buyurulmuştur.
"Nefsim elinde olan Allah'a yemin ederim ki arzusu benim getirdiğime tabi olmadıkça hiçbiriniz gerçekten iman etmiş olmaz."(Müslim)(İbni-i Kesir tefsiri)
5) Yalanlamayıp kalbiyle ve diliyle tasdik etmek.
Allah (c. c) şöyle buyuruyor:"Bir kısım insanlar vardır ki: "Biz Allah'a ve ahiret gününe iman ettik" derler. Halbuki onlar mü'min değillerdir. Allah'ı ve iman edenleri aldatmaya çalışırlar. Oysa sadece kendilerini aldatırlar. Fakat bunun farkında değillerdir. Onların kalplerinde hastalık vardır. Allah da onların hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylediklerinden dolayı onlar için can yakıcı bir azab vardır." (Bakara: 8-10)
"İnsanlar sadece iman ettik demekle bırakılıp imtihan edilmeyeceklerini mi sanıyorlar? Doğrusu biz onlardan öncekileri de imtihan ettik. Allah elbette sözüne sadık olanları bilir. Ve elbette yalancıları da bilir." (Ankebut: 2-3)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:"Her kim La ilahe illallah Muhammedun Rasulullah'a kalbiyle tasdik ederek şehadet ederse Allah (c.c) ona cehennemi haram kılar."(Buharı, Müslim)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:"Benim şefaatim La ilahe illallah! ihlaslı olarak ve kalbinde olanı lisanı tasdik ederek, lisanında olanı kalbi tasdik ederek söyleyen kimse içindir."(Hakim)
6) İhlaslı olmak. (Yapılan bütün amelleri sadece Allah rızası için yapmak ve şirkten temizlenip uzak kalmak.)
Allah (c. c) şöyle buyuruyor:"İyi bilinmelidir ki halis din Allah'ındır. Allah'ı bırakıp O'ndan başka dostlar edinenler: "Biz onlara ancak bizi daha çok Allah'a yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz" derler. Muhakkak ki Allah aralarında ihtilaf ettikleri hususlarda hüküm verecektir. Şüphesiz ki Allah yalancı ve kafir olan bir kimseyi hidayete erdirmez." (Zümer: 3)
"Oysa onlar doğruya yönetip her türlü şirkten temizlenmiş olarak (yani ihlaslı olarak) Allah'ın dininde O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur." (Beyyine: 5)
İmam el-Fadl İbn İyad (r.a) diyor ki:"Allah rızası için, fakat Allah'ın istediği şekilde yapılmayan amelleri Allah (c.c) kabul etmez. Aynı şekilde Allah'ın istediği şekilde fakat Allah rızası için yapılmayan amelleri de Allah (c.c) kabul etmez. Allah (c.c) ancak kendi rızası gözetilerek ve Rasulullah'ın sünnetine uygun olarak yapılan amelleri kabul eder."
7) Bu kelimeyi (La ilahe illallah kelimesini) ve bu kelimenin gösterdiği yolu sevmek, bu kelimeyi sevip gösterdiği yolda yürüyenleri sevmek, bu kelimeyi kötü görüp gösterdiği yoldan başka yollara sapanları ise sevmemek, onları yakın dostlar edinmemek.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"İnsanlardan bazıları Allah'tan başka varlıkları ona eşler koşarlar.Onları Allah'ı sevdikleri gibi severler.Mü'minler ise en çok Allah'ı severler."(Bakara: 165)
"Ey iman edenler! Sizden kim dininden dönerse, bilsin ki Allah; onların yerine, kendisinin onları, onların da kendisini sevdiği, mü'minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise güçlü ve şerefli olan, Allah yolunda cihad eden ve kınayanın kınamasından korkmayan bir kavim getirir, işte bu Allah'ın lütfudur. Onu dilediğine verir. Allah geniş ihsan sahibidir. Her şeyi çok iyi bilendir."(Maide: 54)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Kimde şu üç şey bulunursa imanın tatlılığını tatmış olur: Allah ve Rasulullah kendisine her şeyden daha sevgili olmak, bir kimseyi sevmek fakat yalnız Allah için sevmek, Allah onu küfürden kurtardıktan sonra yine küfre dönmekten ateşe atılacakmışcasına hoşlanmamak." (Buhari, Müslim)
Namaz ve Zekat hakkında Allah (c.c) Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyuruyor:
"Oysa onlar doğruya yönelip her türlü şirkten temizlenmiş olarak Allah'ın dininde O'na kulluk etmek, namazı kılmak ve zekatı vermekle emrolunmuşlardı. Dosdoğru olan din de budur."(Beyyine: 5)
Allah (c.c) bu ayet-i kerimede insanların; yalnızca Allah'a ibadet etmek ve sadece onun kanunlarını kabul etmek, her türlü şirkten ve müşriklerden uzak olmak, namazı dosdoğru kılmak, zekat vermekle emr olunduklarını bildiriyor.
"Dosdoğru olan din de budur." Ayet-i kerimesinin manası ise; Allah (c.c) ancak yukarıdaki özellikleri şahsında bulunduran kimselerin gerçek iman sahipleri olduğunu bildiriyor.
Allah (c.c) oruç hakkında şöyle buyurdu:"Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Ta ki konmasınız."(Bakara: 183)
Allah (c. c) bu ümmete sesleniyor ve orucu emrediyor Oruç sırf Allah rızası için yemekten, içmekten ve cinsi münasebetten kaçınmaktır. Oruçta ruhun arınması, temizlenmesi, parlatılması, kötü davranışlardan ve fena huylardan uzaklaştırılması söz konusudur. Oruç hicretin ikinci senesinde farz kılınmıştır. Oruç nasıl müslümanlara farz kılınmışsa müslümanlardan öncekilere de farz kılınmıştır. Geçmiş ümmetler müslümanlar için bir örnektir. Öyle ise müslümanlar bu ibadeti en iyi şekilde yapmaya çalışmalıdırlar.
Oruçta bedenin temizliği ve şeytanın sızabileceği yolların tıkanması vardır. Bunun için Buhari ve Müslim'de zikredilen sahih hadiste Rasulullah (s.a.s) şöyle buyuruyor:
"Ey gençler topluluğu! Sizden kimin evlenmeye gücü yeterse evlensin. Kimin de gücü yetmezse oruç tutsun. O kendisini korur."(Buhari, Müslim)
Allah (c. c) hac hakkında şöyle buyuruyor:
"Oraya yol bulabilen insana Allah için Kabe'yi haccetmesi gereklidir. Kim inkar ederse bilsin ki doğrusu Allah alemlerden müstağnidir."(Al-i İmran: 97)
Allah (c. c) bütün insanlardan İslam dinini kabul edip farzlarını ve emirlerini yerine getirmelerini, müminlerin yöneldiği gibi Allah'ın evine hac niyeti ile yönelmelerini istemektedir.
Ya bu... Yahut da küfür... Ne kadar Allah'ın dininde olduklarını iddia etseler de Allah alemlerden müstağnidir. Allah'ın onların ne imanına ne de haclarına ihtiyacı vardır. Bu, sadece iman ve ibadetle kurtulmaları için kendilerinin menfaatinedir.
Hac ibadeti ömürde bir keredir. Yol emniyeti ve sefer imkanı müsait olursa ilk güç yettiği zaman hac farz olur. Hac müslümanların yıllık genel kongresidir.Müslümanlar İslam davasının ilk olarak ortaya çıktığı evin etrafında toplanırlar. Hanif dinin ilk toplanma yeri olan, İbrahim (a.s)'ın eli ile ilk olarak sırf Allah'a ibadet edilmek için yapılan bu evin civarında karşılaşırlar. Haccın kendisine has apayrı hatıra ve ilhamları vardır. Yüce bir idealin doğduğu muhiti tavaf eden insanlar yüce yaratıcının huzurunda buluşurlar. İnsanı insan yapan ruhi bir değer etrafında birleşirler. Zaten insanlar sadece bir mana etrafında toplanmaktadırlar. Tabi ki bu yüce mana etrafında toplanabilmek için onun ilk doğduğu yerde buluşmak ve bu yerleri ziyaret etmek gerekir.
İslam dininin ikinci mertebesi imandır.
İmanın şubeleri yetmişten fazladır. En yükseği La ilahe illallah sözü, en aşağısı ise yoldan eziyet veren şeyleri kaldırmaktır. Utanmak (haya) imanın şubelerindendir.
İmanın şartlan altı tanedir.
Bir kişi bunlardan birisine iman etmezse İslam milletinden çıkar ve kafir olur.
1)Allah'a İman Etmek: Yani; Allah vardır ve kemal sıfatlara sahiptir. Yarattıklarının hiçbirine benzemez. Hiç bir şey O'nun dengi ve benzeri değildir. Alemlerde, yerde ve gökte yalnız O yasama (kanun koyma)hakkına sahiptir. Bütün ibadetler yalnız O'na yapılır.
2)Meleklere İman Etmek: Meleklere, Allah (c.c)'nün Kur'an'da onları vasıflandırdığı gibi iman etmek gerekir. Melekler Allah'ın kullarıdır. Onlarda dişilik ve erkeklik yoktur. Nurdan yaratılmışlardır. Bir saniye bile Allah'a karşı isyan etmez ve haram işlemezler. Sürekli olarak Allah'a ibadet ederler. Kur'an-ı Kerimde ve hadis-i şeriflerde isimleri zikredilenlere isimleriyle (Cebrail, Mikail, İsrafil, Malik, Rıdvan gibi), zikredilmeyenlere ise toplu olarak iman etmek gerekir.
3) Allah'ın Kitaplarına İman Etmek: Allah katından gelen kitaplara Kur'an-ı Kerimde ve hadis-i şeriflerde ismi zikredilenlere ismiyle (Kur'an, Tevrat, incil, Zebur gibi), ismi zikredilmeyenlere ise genel olarak iman etmek gerekir.
4)Nebi ve Rasullere İman Etmek: Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde ismi zikredilenlere ismiyle, ismi zikredilmeyenlere ise genel olarak iman etmek gerekir.
5)Ahiret Gününe İman Etmek: Yani ölümden sonra berzah (ölümden kıyamete kadar olan zaman ve o zaman içinde olan olaylar), hesap, mizan, cennet, cehennem, kabirde azab veya mükafat görme, amellerine karşılık azab veya mükafat göreceklerin acı veya lezzeti beden ve ruhlarıyla duyacaklarına ve en önemlisi öldükten sonra dirilmeye iman etmektir.
6)Kaderin, Hayır Ve Şerrin Allah'tan Olduğuna İman Etmek:Kadere imanın Allah katında geçerli olabilmesi için şu dört şeye seksiz şüphesiz iman etmek gerekir:
a- Allah'ın ezeli ve kadim ilmine iman etmek. Allah (c.c) ezeli ve kadim ilmiyle ne olacağını bildi. Ve bu ezeli ilmiyle bildiği şeyleri yazdı.
b- Allah'ın olmasını dilediği şeyin mutlaka olacağına, olmamasını dilediği şeyin mutlaka olmayacağına, gökte ve yerde meydana gelen bütün hareketlerin ve sessizliklerin Allah'ın izniyle olduğuna iman etmek.
c- Allah (c.c)'nün bütün mahlukatı yarattığına ve kainatın içindeki her şeyin Allah'ın yaratması ve takdiriyle meydana geldiğine iman etmek.
d- Kendisine isabet eden şenin kendisinden başkasına isabet edebileceği halde kendisine isabet ettiğini zannetmemek. Veya kendisine isabet eden hayrın bir tesadüf sonucu kendisine isabet ettiğine inanmamak.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Yüzlerinizi doğudan yana, batıdan yana çevirmeniz iyi olmanız demek değildir. İyi olan Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaba, nebilere inanmaktır."(Bakara: 177)
Allah (c.c) kader hakkında şöyle buyuruyor."Şüphesiz biz her şeyi (önceden tesbit edilmiş) bir kaderle yarattık."(Kamer: 49)
Rasulullah (s.a.s) şöyle buyurdu:
"Allah'tan başka ibadete layık ilah olmadığına ve benim hak olarak gönderdiği rasulu olduğuma şehadet etmedikçe, ölüme, ölümden sonra dirilmeye, kadere iman etmedikçe kimse mü'min olamaz."(Tirmizi)
"Her şey kaza ve kader iledir. Akıl ve ahmaklık bile"(Buhari, Müslim, Malik)
Her şey Allah'ın takdiri iledir, insanların yaptığı işleri de Allah yaratır. Yalnız insanlar yaptıkları işleri kendileri yapmış olmaları sebebiyle yaptıklarından kendileri sorumlu tutulurlar. Çünkü Allah her insana iyiyi kötüden ayırabilme kabiliyeti vermiş ve hayrı emredip şerri yasaklamıştır.
Allah (c.c) kıyamete kadar olacak her şeyi ve bütün insanların yapacakları şeyleri levhi mahfuzda yazdı. Allah (c.c) için zaman kavramı olmadığından bütün bunları ilmiyle yazdı. İnsanları yaptıktan amelde zorlamadı. Allah (c.c)'nün bunları yazması ezeli ilminden dolayıdır.
İslam dininin üçüncü mertebesi ihsandır.
İhsan; Allah'ı görüyormuş gibi O'na ibadet etmendir. Sen O'nu görmesen bile O, seni görür. Allah (c.c) şöyle buyuruyor:"Allah şüphesiz muttekiler ve ihsan edenlerle beraberdir."(Nahl: 128)
Ayetteki "müttekiler" Allah'a hiçbir şeyi şirk koşmayıp iman eden ve haramlardan kaçınanlardır. "İhsan edenler" ise Allah'a itaat olan işleri yapanlardır. İşte Allah bunları koruyacak, onlara yardım edecek, onları destekleyecek, düşmanlarına ve muhaliflerine karşı onları zafere erdirecektir. Allah'ın onlarla beraber olması bu şekildedir.
Allah (c.c) şöyle buyuruyor:
"Ey Muhammed! Senin kalkıp namaz kılanlar arasında bulunduğunu gören, güçlü ve merhametli olan Allah'a güven. Doğrusu O, işitir ve bilir."
(Şuara: 217-219)
"Ey Muhammedi Ne iş yaparsan yap ve ona dair Kur'an'dan ne okursan oku; Ey insanlar! Ne yaparsanız yaptıklarınıza daldığınız anda, mutlaka biz sizi görürüz. Yerde ve gökte hiçbir zerre Rabbinden gizli değildir. Bundan daha küçüğü ve daha büyüğü şüphesiz apaçık bir kitaptadır." (Yunus: 61)
Ömer b. Hattab meşhur hadisinde şöyle rivayet eder:
Rasulullah (s.a.s)'in yanında otururken bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı, üzerinde yolculuk alametleri olmayan, içimizden kimsenin tanımadığı bir adam Rasulullah (s.a.s)'in yanına geldi ve oturdu. Sonra dizlerini onun dizlerine yaklaştırdı.Avuçlarını da onun bacaklarının üzerine koyduktan sonra şöyle dedi:
"Ey Muhammedi İslam nedir?" Rasulullah (s.a.s):
"Allah'tan başka hakkıyla ibadete layık ilah olmadığına ve Muhammed (s.a.s)'in onun elçisi olduğuna şahitlik etmen, namaz kılman, zekat vermen, Ramazanda oruç tutman, gücün yeterse hacca gitmendir." Adam:"Doğru söyledin" dedi. Biz ona şaştık. Hem soruyor hem de doğruluyordu. Sonra:
"İman nedir?" dedi. Rasululah (s.a.s):
"Allah'a, meleklerine, kitaplarına, nebi ve rasullerine, ahiret gününe, kaderin, hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna iman etmektir." dedi. Adam:"İhsan nedir?" diye sordu. Rasulullah (s.a.s):"Allah'ı görüyormuş gibi O'na ibadet etmendir. Sen O'nu görmesende O, seni görür." dedi. "Kıyametin vakti ne zaman?" diye sordu.Adam:Rasulullah (s.a.s):
"Sorulan bu konuda sorandan daha bilgili değildir." dedi. Adam:
"Kıyametin alametleri nedir?" diye sordu.
Rasulullah (s.a.s):"Kadının hanımefendisini doğurması (yani annesine hizmetçi muamelesi yapan çocukların bulunması), yalınayak ve çıplak çobanların binaları yükseltmesidir."
Ömer (r.a) diyor ki: Adam gitti. Bir süre sonra Rasulullah (s..a.s) dedi ki:
"Ey Ömer! Soranın kim olduğunu biliyor musunuz?" Biz de:"Allah ve Rasulu daha iyi bilir" dedik.
Rasulullah (s.a.s):"Bu Cibril'dir. Size dininizi öğretmek için geldi"dedi. (Buhari, Müslim)

Bugün 1 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol